İran Dışişleri Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) son günlerdeki eylemleri ve söylemlerinin, iki ülke arasındaki potansiyel diyalog sürecini tehlikeye attığını belirtti. Bu açıklama, Washington yönetiminin Tahran üzerindeki baskılarını artırması ve nükleer müzakerelerin çıkmaza girmesinin ardından geldi. Her iki ülkenin arasındaki tansiyonun yükselmesi, bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkiliyor. İran, ABD'yi, peş peşe yaptığı açıklamalar ve uygulamalarıyla, diyalog yollarını kapatmakla suçluyor.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasser Kanani, düzenlediği basın toplantısında, ABD’nin uyguladığı yaptırımların ve anti İran söylemlerinin iki ülke arasındaki barışçıl iletişimi zorlaştırdığını ifade etti. Kanani, “ABD yönetimi, diyalog arayışında olduğunu iddia ederken, aslında bizimle olan iletişimi daraltan adımlar atmakta. Bu tür hareketler, yalnızca diyaloğu anlamsız kılmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki istikrarsızlığı artırıyor” dedi. Bu ifadeler, İran yönetiminin ABD’ye karşı tutumunu sertleştirdiğini gösteriyor. Tahran, müzakereler konusunda daha yapıcı bir yaklaşım beklediklerini belirterek, ABD'nin yaptırım ve tehdit politikalarından vazgeçmesi gerektiğini savunuyor.
ABD'nin İran ile ilişkinin modernleşmesi konusundaki kararsızlığı, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Orta Doğu'daki genel güvenlik durumunu da olumsuz etkiliyor. Bu noktada, İran'ın nükleer programına ilişkin devam eden belirsizlikler, her iki taraf arasında daha fazla gerilim yaratma potansiyeline sahip. İran, nükleer anlaşma konusunda esneklik sağlanmadığını ve ABD'nin yapıcı bir tutum benimsemediğini belirtiyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan müzakerelerde iki ülkenin de beklentileri net bir şekilde ortaya konmamış, dolayısıyla hala üzerlerinde kara bulutlar dolaşan bir ilişki yapısı oluşmuştur.
Uzmanlar, ABD ve İran arasında gelişecek potansiyel bir müzakerede, her iki tarafın da karşılıklı çıkarlarını gözetmesi gerektiğini savunuyor. Aksi durumda, gerilimlerin daha da artabileceği ve bu durumun yalnızca bu iki ülkeyi etkilemekle kalmayıp, etrafındaki ülkeleri de olumsuz yönde etkileyebileceği uyarısında bulunuyorlar. Tahran, bölgesel güç dengeleri açısından kritik bir öneme sahip olduğu için, ABD'nin izlediği politikaların bölgedeki diğer devletler nezdinde de tartışma yaratması kaçınılmaz gözüküyor.
Sonuç olarak, İran yönetimi, ABD’nin politikalarının değiştirilmediği sürece diyalog arayışlarının başarılı olamayacağına inanıyor. Bu durum, sadece iki ülke arasındaki ilişkilerde bir kopma değil, aynı zamanda bölgede daha geniş bir kaos ortamının ortaya çıkması anlamına gelebilir. Her ne kadar tüm taraflar diyalogdan yana olduklarını vurgulasa da, pratikte bunun nasıl uygulanacağı ve sonuçlarının ne olacağı açısından tartışmalı bir sürecin içine girmiş oldukları anlamına geliyor. İran, bu süreçte inisiyatif alarak, bir kez daha ABD'ye karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koymuş durumda.