22 Kasım 1963 tarihinde Dallas, Texas’ta suikasta uğrayan Amerika Birleşik Devletleri'nin 35. Başkanı John F. Kennedy'nin ölümü, yüzyılın en çok merak edilen olaylarından biri olmuştur. Üzerinden geçen yıllara rağmen, bu trajik olayla ilgili pek çok belge ve bilgi hala gizli tutulmuştu. Ancak son dönemde, çeşitli kurumlar tarafından halka açılan Kennedy suikastı belgeleri, daha önce bilinmeyen detayları ortaya çıkararak tartışmaları yeniden alevlendirdi.
2023 yılı itibarıyla, Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, president.gov adresinde yer alan bir düzenleme ile birçok eski belgelerini kamuya açma kararı aldı. Bu belgelerin arasında Kennedy suikastıyla ilgili tanık ifadeleri, FBI ve CIA raporları gibi önemli belgeler yer alıyor. Açık alanlarda erişilebilir hale gelen bu belgeler, istihbarat ajanslarının o dönemdeki faaliyetlerine ve suikast ile ilgili yürütülen soruşturmalara ışık tutuyor. Ancak, bazı belgelerin hâlâ gizli tutulması, komplo teorilerini tekrar alevlendiriyor.
Halbuki, geçmişte bu verilerin tamamı gizli kalmıştı. 2017'de de bu belgelerin bazıları kısmen yayınlanmış ama yine de elden geçirilerek gizli tutulan kısımları yüzünden kamuoyunu tatmin etmemişti. 2023’te yayımlanan belgeler ise, bu kaygıları gidermeye yönelik olarak daha kapsamlı bilgiler sunuyor. Özellikle, o dönemde görevde olan şüpheliler, tanıklar ve FBI’ın yürüttüğü soruşturmaların detayları merak uyandırıyor.
Yeni yayımlanan belgelerde dikkat çeken bazı unsurlar arasında, Kennedy’nin ölümünden önceki günlerine ait bilgilendirme notları ve suikasta dair yapılan dinlemeler bulunuyor. Bu belgeler, Kennedy'nin politikaları ve savaş karşıtı duruşu ile ilgili olarak birçok düşmanlık barındıran kişi ve grupların varlığını ortaya çıkarıyor. Özellikle, bazı istihbarat görevlilerinin Kennedy'ye yönelik yaptıkları eleştiriler ve planlar, çok sayıda komplo teorisinin temelini oluşturduğunu kanıtlar nitelikte.
Belgelerde aynı zamanda, Warren Komisyonu'nun 1964'teki incelemelerinin ayrıntıları da yer alıyor. Komisyon, suikastın tek bir kişiye, Lee Harvey Oswald'a atfedildiğini açıkladı. Ancak yeni belgeler, bu araştırmanın eksik yönlerini ve olaya dair daha fazla tanığın ifadelerini içermekte. Özellikle, bazı belgelerde daha fazla kişinin olay anına ilişkin gözlemlerde bulunduğu görülüyor. Tanık ifadeleri arasındaki tutarsızlıklar ve örtüşmeyen hikayeler, Kennedy'nin ölümü ile ilgili hâlâ çözülmemiş birçok soru işaretinin bulunduğunu gösteriyor.
State Department ve National Archives gibi kurumların sağladığı verilere göre, bilgiler arasında bazı gizli notlar, görüşmeler ve o dönemdeki siyasi havayı anlamaya yönelik analizler de mevcut. Bu belgeler, o günlerdeki uluslararası ilişkilerin karmaşıklığını ve ABD’nin iç politikalarını anlamada önemli birer kaynak niteliği taşıyor. Üstelik, bazı kaynaklar, yayımlanan belgelerin sadece başlangıç olduğunu ve daha çok belgenin ilerleyen tarihlerde de gün yüzüne çıkabileceğini ifade ediyorlar.
Sonuç olarak, Kennedy suikastına dair yayımlanan yeni belgeler, halk arasında yeni tartışmalara neden olacak gibi gözüküyor. Özellikle gizli tutulan bilgilere yönelik kamu isteği, hükümetler tarafından artarak devam ediyor. Bu belgeler ışığında, Kennedy’nin ölümü ile ilgili ortaya atılan teoriler ve spekülasyonlar yanıt bulmaya başlayacak mı, zamanla göreceğiz. Ancak emin olun ki, Amerika'nın en trajik olaylarından biri olan Kennedy suikastı, tarihsel bir boyut taşımaya ve merak uyandırmaya devam edecek.